duygularım tarifsiz aslında ama garip bi şekilde tarif edebiliyorum.
şöyle ki acı çekirorum.
bacaklarımı kıpırdatıyorum sürekli acıdan, beynim bedenim ruhum hepsi birbirinden ayrılıp boşlukta uyuşmuşlar gibi.
özlüyorum.uyuşuyorum.ruhum..
"kalbim; kalbim yok gözde,ruh gibiyim"
eski evdeyim tekrar...sabaha karşı.
ilk satın aldığım evde.
deli gibi ses çıkaran eski arabamla geldim şehir çıkışındaki o eve. güneş batmak üzereydi sapsarıydı her yer. eskisi
gibi sarı...
güneş gözümü aldı, kıstım gözümü. arabadan inmeden güneşliği kapattım camın üstünden indim, hızlıca çarptım kapıyı.
yürüdüm seri seri
bahçeye girdim.
gıcırdayan merdivenlerden kapıya doğru ilerledim. çantamdan şaraplı anahtarlığımı çıkardım, kapıyı açtım.
anahtar deliğinden soktum anahtarı küçük tıkırdıyla açıldı kapı büyük gıcırdıyla ittim.
durdum kapının kolunu bıraktım elimden.
ilk adım..
rutubet kokusu geldi burnuma zaman heryeri toz toprak yapmış. ve hatırladım...
çok değil 2 sene önce işte burda, bu evde şurdaki merdivenlerde, soldaki şu lambanın yanında, hemen karşısında ki
aynanın yanında, yukarda, kolidorun sonunda, burda olmuştu o cinayet. yerler hala kanlı gibi.
geçmişi hatırlayıp irkildim.
artık bu evde kalmak zorundayım. aslında zorunlulukda değil. daha tuhaf tarifsiz bişi.
seçenek yok, şık yok. bu evdeyim. bu eve güveniorum.
yo yo hayır .
ben sadece evin bu durumuna üzülüyorum.
tekrar durdum
hızla ilerleyim sepya perdeleri açtım çabucak, hızlı hızlı, hemen, koşa koşa..
----
sanırım sonra devam edicem...