20.10.10

beni biri dinlemeli, söylediklerimi kayıda almalı. çok kıymetli kelimeler dökülüyor ağızımdan, bıktım sürekli kendimi dinlemekten!

hasta olacağım sanırım, sürekli hapşrup duruyorum.

***

bilmiyorum.
bilmiyorum ne demekse o demek.
bilmemek,
ben hiç birşeyi bilmeden yaşıyorum bi kaç zamandır.
bilmek istemiyorum,
çünkü bilmeyi araştırmaktan yoruldum.
BELKİDE SORU SORMADAN YAŞAMAKTA ARTIK HERŞEY

















BIKTIM.

13.10.10

ve siyah ve beyaz ve siyah

İçinde kaybolabildiğim iki renk..-


- artık fotoğraf çekiyorum.

23.9.10

banane be

banane be ben mi getirdim bizi bu hale?
banane arkadaş ben çok kurdum, şimdi sen kafa patlat.
ben yoldan çıktım uğraşlar boşa, çoktan sinüzit sahibiyim.

17.9.10

odamı temizliyorum,
hatıra dolu dolabımı siliyorum,
eşyalarımı yerleştiriyorum,
harika bir kış bizi bekliyor ey güzel insanlar..
ışık dolu odamda geçmişi dinleyip bu günü siktir edicem bir süre.

13.9.10

penguENLERE

artık hiç bir şey demiyoruz değil mi?
susuyor, işimizi yapıyor ve terliyoruz..her zamanki gibi;
siyaseti ise penguenlere bırakıyoruz.uykusuzlara...
sizede iyi geceler, uykusuz geceler..

11.9.10

Bu Dün Bir

Bugün cumartesi


Ve ben pazartesi görüşmeye gitmeye karar verdim.

Bugün cumartesi ve ben perşembe ağladığımı unuttum.

Bugün cumartesi ve ben duman altındayım.

Ben gerçekten şu zıkkımdan nefret etmeye başlayanlarınızdan oldum.Bugün.

Bu dün, iki gün öncesine ağladım, iki gün sonra yeni dünlerimi inekli çakmağımla yakacağım.

10.9.10

Hüsran Muz

bir muzun çürüyüşü..

kutu gibi bir mutfakta
çiçekli perdeli bir mutfakta
yine kutu gibi küçücük tıpkı perdelerin deseninde masa örtüsü üzerinde turp gibi muzlar.
sapsarı..
zamanın onları nasıl hüsrana uğrattığını gözlemleriz.
hızlı çekimle 10 dk da simsiyah olurlar..
Hüsran Zaman.

5.9.10

Vardır

insanlar vardır, insanalr aptaldır. bunu köpek sevmeye başladığımda anladım.
köpekler tatlıdır, köpekler candır, kandır. bundan Hereke'de emin oldum.
insanlar görmez :) görmemelerini sağlamak çok zevkli.


sevdiğim adamlar hava kabarcıkları gibiydiler. suyun yüzeğine çıkınca patlardılar. yok olurdular, hava olurdular.Şerefe, onyüzbinmilyon baloncuk.

suyun dibinde vicudumda karıncalanma yapan adamlar şimdi yoklar, çünkü ben gökyüzündeyim. ve herşeyden önemlisi ışık hızını kullanıyorum.
insanalr göremez, köpekler hisseder.

ben kendimi buraya sevdirmeye çalışıyorum. hergün başımı okşuyor. bakalım. çok sevsin. sonra onunda ağzına sıçıp dünya turuna çıkıcam ve çilek bahçeleri olan evime gidicem.

2.9.10

.

yeni şampuana dayanamadım ve üşenmeden ılık duş aldım.

Eylül geldi diye de çok mutlu oldum, saçlarımı dağıttım, gözlerimi kapattım, dans ettim durdum. Eylülü kutladım.
Marta kadar çok severim.

20.8.10

Taş kaldırımlı Dar sokak

Genç adam yürüyordu taş kaldırımlı dar sokakta. Gece saat 3 müydü, 5 mi. hep yürürdü zaten bu saatlerde orda. severdi geceyi, bu sokkları, şarabı.
Küçük kız, küçük görünümlü büyük kadın terlemişti hafifce, hızlı yürüyordu neden? Oysa ki bir yere yetişmiyordu. sadece öylesine yürümeye çıkmıştı, ilk kez belki ama çıkmıştı. evet bu gece karar vermişti kendine dokunabilmeye.

ayağındaki ayakkabı sesler çıkartıyordu adım sesleri. Genç adamın dikkatini çekmişti bu sesler kafasını kaldırıp baktı genç adam, kadın durdu baktığını fark edince. 
baktı ve saçları arasından gülerek eğildi nazikçe selamladı genç adamı yavaştan ağızında yayılan gülümsemesiyle.Genç adam şaşırdı ve tebessümüyle karşılık verdi.

16.8.10

Çok sakin, fazla durgun, soluk sofra.
.


Doğumdan önce ki kadınlar gibiyim...
Çok heyecanlı, çok sabırsız, her şeyin çok u...
Ellerimle yüzümü ovuşturuyorum sürekli derin derin nefes alıp veriyorum.
Ölüyorum.
Hiç böyle olmamıştı.
Ağlamak istiyorum, ağlayamıyorum.
Bağrıyorum, çığlık atıyorum.
Hiç bir şey istemiyorum.
zıplayarak kalkıp yeni güne koşmam lazım kurtulup kendimden tekrar ve tekrar geçmem lazım kendimi bişeye yetişiyormuşçasına 30 yaşına geldiğimde gülmemek için bu yazdıklarıma susmam mı lazım artık yazmamam mı lazım ki bilmiyorum, bir bebek ağlıyor ve baykuş sesleri duyuyorum.
 .
zaman istemiyorum, hemen istiyorum. değişsin. kaysın bu ayağımın altında ki zemin ve değişsin atmosfer, hava kabarcıklarına dönüşelim bir an önce henüz vakit var iken.
.
bıktım bu zehir oyunlarından.
.
koşmak istiyorum şimdi. hemen. bir an önce evet, kendimden koşarak kaçma. lütfen. kaçmak!

11.8.10

ölebilirim, hatta gömülebilirim.

içimdeki berbat hava kabarcıklarından kurtulmak için lütfen bir şey verin bana.ey gökyüzü bu gece sarıl bana, uyut beni sadece bir kaç saat bari. yoksa bu karın ağrısı yüzünden bir daha hayatım boyunca bass bile çalamayabilirm. ah tanrım. bu darbe.. darbe yiyiyorum sanki usulca soğuk bir yumruk vuruyor mu karnıma?
mösyö..lütfen eşlik edin bu gece bana..ah gökyüzü..yıldızlar, ne kadar da sinsisiniz bana.
mösyö.. mızıka çalın bu gece usulca.
vücudumu bırakmak istiyorum bu akşam sabaha kadar bulutlara...

10.8.10

beni bir bilsen, nasılım inanamassın.bilmiyorsun.umrumda değil. hala anlayamıyorsun, göremiyorsun, dokunuyorsun aslında ama hissiz. hissedemiyorsun ya, üzülüyorum.
o kadar cesaretliğim ki bıçaklayabilirim kendimi.
tuttum nefesimi içimde bekledim sabırlıyım bilirsin nasıl, bilmiyorum sonsuza kadar tutabilirim herhalde.buz gibi olabilirim ben çocuk, senin sıcacık teninde. çok düşündüm, çok durdum yüzüyorum artık sonsuzluğa.gelirsin gelmessin.. sen bilirsin. gelirsen ölmessin.
umrun olmasın tuttuğum nefes, dilek. aklına girmesin bedenim, sesim. yüzmek istemiyorum senin denizinde.ben kendi kasırgamda falan mesela havaya karışmak istiyorum.bir yaprak parçası olmak istiyorum rüzgarın deli gibi vücudunda döndürdüğü.
sen kendi kelimelerinde cümleler giydiriyorsun bana.yapma! yanılıyorsun o paragraflar bol gelir bana. benim kendi kitaplarım var bak aç oku al, ayrac ol bana.sıkılırım ama ben seni okuruz arada.

6.8.10

acıtıyor geçmiş...
kaçmak istediğim zaman tanrısı var gibi sanki.
bana yaptıklarının ekoları hala içimde bir yerlerde..
havaya bakıyorum..çok havarya, kaldırıp gözlerimi havaya,
adımlarımı sayıyorum, bir..iki..üç..help..beş..altı..ihtiyacım var..sekiz..dokuz..sen..onbir..kollarım yanlarda..onüç..

sigaram iki dudağımın arasında, içimden seni bırakıp bir daha hiç sarılmamak geliyor..
sense böyle düşündükçe içime yerleşiyorsun, daha fazla, daha inandırıcı..
kelimeler işte bu yüzden izinsiz çıkıyor ağızımdan, bu yüzden susup kalıyorum, nefret ediyorum senden bu yüzden.

evet..onbeş..onaltı..bende seni seviyorum..onsekiz..ondokuz..
elimi tuttuğunda,sen geldiğinde, o yok olduğunda.

***

31.7.10

Ve düşünüyorum bu ne harika bir işkence.

bu bir işkence.

evet.bu bir işkence.

görüyorum gözlerimi kapatınca, elini belimde. parmaklarını avcumda. dudaklarını burnumda. hissediyorum. ve evet. ve bu bir işkence.

'işkence başlasın'

ateşler yakılır, mumlarda öyle,, dudaklar susar, rujlar sürülür,, gözler kapanır, açılır, kapanır, açılır, kapanır, açılır...

eses
(sinüzit)

bu gece bir şey var havada. aşırı havadan bu kadar serinlik bence. üşüdüm.

turuncu şalım yeter mi rüzgarın onu savurmasına?

yoksa gidip hemen bir dil mi edinelim konuşabilmek için seninle.
yoo. hayır. şu ara dilimizi yutalım derince.

Fırtına esse ve sakinleşmesem bir şekilde.

29.7.10

Ve düşünüyorum, ne harika bir dünya.

Fly me to the moon
Let me play among the stars
Let me see what spring is like
On Jupiter and Mars
In other words, hold my hand
In other words, darling, kiss me..

***

Hayallerde, sözcükler karanlıkların içinde istekler bir lambayla aydınlanmayı bekler..

beni aya uçur.
öyle sev ki beni elim, elinle dans etsin vicudumda. uçalım sonra bakalım yenilen insanlara. bize ve dünyaya.

bir elimi tut dünyada, sevgilim öp beni.

öyle öp ki yok olmayalım sadece bir melodinin notalarına karışıp oksijen olalım sana bana.


Sen arkamdan gelip kapattın gözlerimi, kapalı gözlerim sonsuzlukta ellerim. Boşlukta seni arıyor gibiyim.


...

28.7.10

Sinüzit

sinüzitim aşmış durumda kendini..

başımın içindeki bir zonklama..
bişiyler duvarlara vuruyor, ıslak saçla yürüdüğümde, sıcak kahve içtiğimde, ılık duş aldığımda beynimin içinde.

koşuyor koşuyor ve koşuyorum bu durumdan hemen kurtulayım diye sadece yoruluyorum tüm kapılar aynı koridora mı açılır, neden?

neden bunlara rağmen hala korkağım, neden?

neden sen bir zırh gibi yediğin kurşunların hesabını vermiyorsun, neden?

sinüzitim azıma sıçmış durumda.

-bir bilgisi olanınız var mı tuttuğum nefesimle ilgili?
yok.
- (: evet biliyorum. hayır teşekkürler, sizi sevmiyorum.

...

26.7.10

ama olacak




daha henüz körsün birtanem :)
görmüyorsun...
tıpkı ilk zamanlar gibi.. tıpkı seni herşeyden çok sevdiğim o sarı sabahlar gibi.
ama olacak..
şimdi pişmansın.öyle söylüyorsun, görmeye çalışıyorsun,

hastalıklı bir kör olmaktan vazgeçiceğini sadece dile
getirdin.

bitanem..
çok seviceksin.
yoksa olmaz, biliyorsun. yoksa canım yanar. canım acır.

sense istemessin. evet ben biliyorum artık hiç istemessin canım acısın.


kalbime erişemiyorum.
gitti sanki çekip bi kaçgün önce..

senin parmakuçlarndaki kristal zaman halkaları oldu.. parçaparça yok oldu.

öpebilmen lazım beni geri gelmem için,sevebilmen.
geriye sayamamn lazım. zamanla uğraşmaman,nefesini tutmadan..
nefes almadan öpebilmen lazım.
ve sonra susup senin için, başka kimse yok' diyen olabilmen lazım

seni seviyorum



25.7.10

-------------

duygularım tarifsiz aslında ama garip bi şekilde tarif edebiliyorum.
şöyle ki acı çekirorum.
bacaklarımı kıpırdatıyorum sürekli acıdan, beynim bedenim ruhum hepsi birbirinden ayrılıp boşlukta uyuşmuşlar gibi.

özlüyorum.uyuşuyorum.ruhum..

"kalbim; kalbim yok gözde,ruh gibiyim"

eski evdeyim tekrar...sabaha karşı.
ilk satın aldığım evde.

deli gibi ses çıkaran eski arabamla geldim şehir çıkışındaki o eve. güneş batmak üzereydi sapsarıydı her yer. eskisi
gibi sarı...

güneş gözümü aldı, kıstım gözümü. arabadan inmeden güneşliği kapattım camın üstünden indim, hızlıca çarptım kapıyı.
yürüdüm seri seri
bahçeye girdim.
gıcırdayan merdivenlerden kapıya doğru ilerledim. çantamdan şaraplı anahtarlığımı çıkardım, kapıyı açtım.
anahtar deliğinden soktum anahtarı küçük tıkırdıyla açıldı kapı büyük gıcırdıyla ittim.

durdum kapının kolunu bıraktım elimden.

ilk adım..

rutubet kokusu geldi burnuma zaman heryeri toz toprak yapmış. ve hatırladım...

çok değil 2 sene önce işte burda, bu evde şurdaki merdivenlerde, soldaki şu lambanın yanında, hemen karşısında ki
aynanın yanında, yukarda, kolidorun sonunda, burda olmuştu o cinayet. yerler hala kanlı gibi.

geçmişi hatırlayıp irkildim.

artık bu evde kalmak zorundayım. aslında zorunlulukda değil. daha tuhaf tarifsiz bişi.
seçenek yok, şık yok. bu evdeyim. bu eve güveniorum.

yo yo hayır .
ben sadece evin bu durumuna üzülüyorum.

tekrar durdum

hızla ilerleyim sepya perdeleri açtım çabucak, hızlı hızlı, hemen, koşa koşa..



----

sanırım sonra devam edicem...